Genel

Sivil Toplum Kuruluşları

Abone Ol 

Sivil toplumu oluşturan bireylerin belirli bir amaç için gönüllü olarak, devletten bağımsız bir şekilde, bir araya gelerek oluşturdukları, belirli bir organizasyonu olan yapılardır. Yani sivil toplumun örgütlenmiş hâlidir. Günümüzde uluslararası arenada sivil toplum kuruluşu ifadesinin yanı sıra; hükûmet dışı organizasyonlar, üçüncü sektör, gönüllü kuruluşlar, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar gibi kullanımlar da mevcuttur. Burada üçüncü sektör ifadesini açıklamakta yarar vardır. Birinci sektör; yasa, yönetmelik ve mevzuatla yönetim ve faaliyet içinde bulunan devlet sektörüdür. İkinci sektör ise kazancını maksimum kılma anlayışı içinde çalışan sermaye sahipleri, şirketler ve çalışanlardır. Üçüncü sektör ise her iki ortamda bulunan ve bulunmayan insanlardan oluşan, gönüllülerin bulunduğu sektördür. Bu sektör sivil kuruluşlardır. Bunlar üçüncü sektör olarak isimlendirilmektedir.

Türkiye’de Osmanlıdan miras kalan merkeziyetçi, otoriter devlet yapılanması sivil toplumun gelişmesinin önündeki en önemli engellerden bir olmasına rağmen 1946 yılında çok partili hayata geçiş ile birlikte canlanmaya başlamıştır. Bu canlanma darbelerle sürekli kesintiye uğramasından dolayı ancak 1980 sonrası tam anlamıyla bir canlanma yaşamış ve bu dönemde sivil toplum kuruluşları nicel ve nitel anlamda ciddi artış göstermişlerdir. Sivil toplum kuruluşlarını nicel ve nitel olarak bu derece artış göstermesi farklı örgütlenme modellerini beraberinde getirmiştir.(Özdemir, 2009)

Sivil toplum kuruluşları, resmî kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukukî ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır (URL 31).

Sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerinin altında yatan temel faktör, dayanışma ruhu olmaktadır. Ayrıca bireylerin, iş yaşamı dışında cemaat dayanışmasını ve vatandaş sorumluluğunu canlı tutacak kurumlara gün geçtikçe ihtiyaçları artmaktadır. Sivil toplum örgütlerinin her biri farklı toplumsal problemlerle uğraşmaktadır. Böylece toplum daha çoğulcu ve katılımcı bir hale gelmektedir. Bu örgütlerin amaçları ülke içerisinde yaşanan sorunlara karşı devletin kayıtsız kalmamasına ve bürokrasiye baskı yaparak yetkililerin çözüm sunmasına yardımcı olmaktır. Gelişmiş ülkelerde çeşitli sivil toplum örgütlerinin siyasi mekanizmayı belli şekillerde etkileme güçleri vardır. Ayrıca bu etkiyi uluslararası boyuta taşıma gibi bir özelliğe de sahiptirler. Birçok gelişmiş ülke vatandaşlarının oluşturduğu ”dünya sivil toplumu” tarafından son yıllarda toplumun bilgilendirilmesi konusundaki faaliyetler yoğunluk kazandı. Greenpeace ve Red Cross gibi uluslararası sivil toplum örgütleri sosyopolitik konularda şirketler ve hükümetlerden bile daha inandırıcı hale gelmiştir.(Şenkal,2003) Sivil toplum örgütlerinin bu özelliğe sahip olmaları birçok ülke vatandaşlarının nezdinde güvenirliklerini arttıran ve faaliyetlerinde başarıya ulaşmalarına yardımcı olan bir faktör olmaktadır.

Sivil toplum kuruluşunu oluşturan bireyler belirli bir ideale ve vizyona sahiptirler. Bu açıdan bakıldığında bir ülkede sivil toplumun gelişebilmesi için eğitim seviyesinin toplumsal duyarlılığın ve dayanışma anlayışının gelişmiş olması gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşları topluma hizmet götürmek amacıyla ortak yaklaşımlar göstermiş fertler tarafından kurulan kuruluşlardır. Gönüllülük esasına göre hareket eden ve kamunun bir parçası olmadan ve kâr amacı gütmeden belli bir hedefe yönelik bir araya gelen kendi yönetimine sahip kuruluşlardır. Birçok alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları vardır. Sivil toplum kuruluşları, faaliyet alanları, organizasyon biçimleri, yönetim şekillerine göre farklıdırlar. Ama ortak özellikleri nelerdir diye sorulduğunda şu dört unsur ortak özellikleri olarak kabul edilebilir. Bunlar; kâr amacı gütmemek, bağımsızlık, gönüllülük, bir vizyona ve bir ideale sahip olmak şeklinde açıklanabilir.

Sivil toplum kuruluşlarının temel amacı topluma hizmettir. Bu kuruluşlar, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. STK’lar, kişisel kâr veya kazanç için faaliyet göstermezler ama gelir getirici faaliyetlerde bulunabilirler. Bu elde edilen gelirler yine toplumun yararına olan işlerde harcanır. Üyelerine herhangi bir kâr dağıtımı olmaz. Bu kuruluşlarda profesyonel olarak sürekli çalışan yöneticiler, uzmanlar veya işçiler yaptıkları işin karşılığında belli bir ücret alabilmektedirler.

Siyasal iktidardan bağımsız hareket edebilmelerini ifade eder. Bu bağımsızlık ideal olarak hem yönetimsel hem de ekonomik bağımsızlığı öngörmektedir. Misyonları çerçevesinde bağımsız hareket etseler de zaman zaman devlet organlarıyla iş birliği ve ortak hareket edebilmektedirler. STK’ların tamamen veya kısmen devlet organları tarafından desteklendiği durumlarda bile STK bünyesinde herhangi bir devlet yetkilisi bulunmadıkça, kurumun STK olma özelliğinin devam ettiği kabul edilir. Günümüzde devletten ekonomik olarak destek alabilen veya ortak projeler yürüten sivil toplum kuruluşları mevcuttur. Bu sivil toplum kuruluşu olmalarına engel olmamakla birlikte tamamen ekonomik olarak devlete bağımlı hâle gelmiş kuruluşların sivil toplum olma özelliklerini kaybedecekleri söylenebilir. O zaman ister istemez devletin bir aygıtı hâline geleceklerdir.

Sivil toplumu kuruluşları topluma hizmet götürmek amacıyla ortak yaklaşımlar göstermiş fertler tarafından kurulan kuruluşlardır. Gönüllü olarak ortak hassasiyet ve ortak amacı paylaşan devlet baskısı ve yaptırımı olmadan bir araya gelen bireylerin oluşturduğu gönüllü yapılanmalardır. Sivil toplum kuruluşlarına hizmet eden kimseler yaptıkları bu işten bir maddi kaygı beklemezler. Herkesi bir araya getiren şey ortak bir amaçtır. Bu kuruluşlara üyelik veya üyelikten ayrılma herhangi bir zorlanmaya veya yaptırıma tabi değildir. Tamamen üyelerin kendi iradeleri ile karar verebilecekleri konulardır.

Misyon: Bir kurumun varlık sebebi olup, ne yaptığını, nasıl yaptığını ve kimin için yaptığını ifade eder. Kurum misyonu sayesinde hizmet alanlarının neler olduğunu, ne yapması gerektiğini belirler ve üyelerini ortak hedefe odaklar, gayretlerini bu amaca kanalize eder. Faaliyetleri daha verimli hâle getirir, rekabetçi ve sürdürülebilir kılar.

Vizyon: Bir kurumun geleceğini sembolize eder. İdarenin uzun vadede neler yapmak istediğinin ifadesidir. Bir işletme ya da kurumun gelecekte ulaşmak istediği, varmak istediği hedeftir, amaçtır. Bir Kurumun vizyonu, çalışanların faaliyetlerine anlam kazandırır. Çalışanların enerjilerini temel hedeflere odaklayabilmesine yardımcı olur. Mevcutla yetinmeden daha ileriye ve yukarıya bakılmasını sağlar.

STK’lar, vizyonları ve misyonları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Genelde STK’ların hedefleri toplumsal zenginlik ve refaha katkıda bulunmak veya toplumdaki dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını gidermektir. Bu anlamlarda birçok sivil toplum kuruluşu: işsizlik, ayrımcılık, yoksulluk, çevre, ticaret, kalkınma, insan hakları vb. birçok konuda, sosyal yardımlaşmayı ve dayanışma sağlayacak faaliyetleri sürdürmektedir.

Sivil toplum kuruluşlarının işlevlerini kabaca; siyasal işlevler, toplumsal işlevler olarak sınıflandırmak mümkündür.

Sivil toplum örgütlerinin en önemli işlevi siyasi iktidarla birey arasında bir tampon bölge oluşturmasıdır. Bu sayede siyasi iktidarın bireye nüfuz ederek onu etkisizleştirmesini engellediği gibi, siyasi iktidarı da toplumun baskısından kurtarır. Bireyler siyasal iktidarın otoritesi karşısında korumasızdırlar. Ancak örgütlenmiş sivil toplum bireylerin haklarını koruyabilir. Bu açıdan siyasal iktidarı denetim altında tutarak onun despotlaşmasını engeller. Çünkü bütün güçlerde olduğu gibi siyasal iktidar gücünün de doğasında otoriterleşme veya totaliterleşme eğilimi vardır. Diğer taraftan bireylerin ve toplumun siyasal iktidardan istekleri karşılanamayacak kadar çoktur. Bu talepler karşısında baskı altında kalan siyasal iktidar da kendini korumak için despotlaşabilir. Sivil toplum kuruluşları devletlerin karşılamakta zorlanacağı bu ihtiyaçları vakıf dernek vb. kuruluşlar vasıtası ile karşılayarak siyasal iktidarı rahatlatır ve asli görevlerini yerine getirmesini sağlar.

Siyasetin sadece siyasi partilerde yapılması dönemi geçmiştir. Demokratik bir ülkede iktidar, tabana dayalı toplumsal örgütlenme biçiminde görünür; siyasal istence bağlı olarak kurulur ve çoğulcu bir düzende halkın katılımıyla kurumsallaşır. Çok partili temsil sistemindeki tıkanma ya da tekleme karşısında halkın istencini ortaya koymasında ve siyasi kararların alınmasına katılmasında siyasi partiler yanında STK’lar da önemli rol oynamalıdır. Bu kuruluşlar siyasal partiler gibi, demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilmelidirler. Siyaset, siyasal partilere ilaveten sivil toplum örgütleri içinde de üretilen buradan siyasal üst yapıya taşınarak programlar haline getirilen ve yeterli destek sağlanabilmesi için kamuoyuna sunulabilen bir süreçte oluşmalıdır.(Aliefendioğlu, 1999)

Toplumların daha karmaşık hâle geldiği günümüzde sivil toplum kuruluşlarının önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Günümüzde sivil toplum kuruluşları; eğitim, sağlık, sosyal yardımlaşma, insan hakları, doğal afetler, bilim ve teknoloji, çevre, din gibi birçok alanda faaliyet göstermektedirler. Bütün bu alanlarda toplumun ihtiyaç duyduğu faaliyetleri gerçekleştirmekte aynı zamanda toplumu aydınlatma ve bilgi verme görevi yapmaktadırlar. Meydana getirdiği organizasyonlarla bireylerin topluma yabancılaşmasını engellemekte, sosyal ve verimli birer yurttaş olmasını sağlamaktadırlar. Sivil toplum kuruluşlarına şunlar örnek verilebilir; 

Sendikalar

Dini kuruluşlar

Düşünce kuruluşları

Kar amacı olmayan vakıf veya dernekler

Ticari kuruluşlar

Meslek kuruluşları

Siyasi partiler

Sanayi kuruluşları

Gençlik dernekleri

Devlet bünyesinde olmayan okullar

KAYNAK:  https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/sivil_savunma_ve_afet_kuruluslari/8/index.html

Abone Ol 

bdllhcngz

Masal-hikaye-şiir ve kurgu sanatçısı,kurulması planlanan Türkiye Sanat Kurumu'nun (TÜSAK) fikir babası,araştırmacı,yazar,bilim adamı,uluslararası süper model,halterci. Öğretmen bir baba ve ebe bir annenin 3. çocuğu olarak 1983 yılında o zamanlar Sinop'un Boyabat ilçesine bağlı Saraydüzü köyünde doğdu.İlk öğrenimine 1989'da buradan taşındıkları az ilerdeki,babasının tayin olduğu Çorman Köyü İlkokulu'nda başladı.1990 yılında sanat hayatına başladı.Televizyondan dinlediği masallardan ve hikayelerden etkilenerek masal ve hikaye kurguları yapmaya başladı ve bir dizi masal ve hikaye yaptı ancak bunları kağıda geçirmedi.Ayrıca alışılmış çocuk oyunları oynamak yerine kendi aklından çocuk oyunları türetti ve bu oyunlar arkadaşları tarafından da ilgi gördü.Böylece çok küçük yaşta yaratıcı zekasını çevresine gösterdi.Öğrenimine 1992 yılında babasının tayini dolayısıyla taşındıkları Boyabat İlçesi Hamit Tekin İlköğretim Okulu'nda devam etti.1994 yılında şiir yazmaya başladı ancak şiirlerini yazdığı kağıtlar bir süre sonra kayboldu.Bir süre sonra şiir yazmaya devam etti.1997'de ilköğrenimini tamamladı ve orta öğrenimine buradaki Sağlık Meslek Lisesi Tıbbi Sekreterlik Bölümü'nde devam etti. Buradan 2001'de mezun olunca tıbbi sekreter ünvanı ile devlet memuru olarak atanması gerekirken devlet kurumlarına memur atanması ile ilgili kanun değiştirildiği için devlet memuru olarak atanması yapılmadı. 2002'de ehliyet aldı. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Büro Yönetimi ve Sekreterlik Bölümü'ne girdi. Bu sıralarda önce Kültür Bakanlığına sonra da Başbakanlığa mektup ve dilekçe yoluyla yaptığı Türkiye Sanat Kurumu'nun (TÜSAK) kurulması önerisi kabul edilerek bu konuda çalışma başlatıldı. Bu bölümden onur listesine girerek 2004'de mezun oldukdan sonra 2008'de Anadolu Üniversitesi (Açıköğretim) İşletme Fakültesi İşletme Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. 2009'da Boyabat'da İş-Kur'un düzenlediği Lambri Kaplamacılığı Kursu'na girdi ve sertifika aldı. 2009 Eylül Ayında Askerliğini Rize Merkeze bağlı Çaykent Beldesi'nde kısa dönem Jandarma eri olarak yaptı. 2010'da sosyal medya ve paylaşım siteleri aracılığı ile yüz modelliği yapmaya başladı. Boyabat İhlas Pazarlamada 45 gün su arıtma sistemi ve temizlik robotu pazarlamacısı olarak çalıştı ancak pazarlamacılık işini yürütemediğinden ayrılmak zorunda kaldı. 2010'da şiirlerini antoloji.com şiir sitesinde toplamaya karar verdi ve burada açtığı hesabında şiirlerini ve çeşitli konulardaki görüşlerini yayınlamaya başladı. Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde hesap açtı ve uzun yıllar kurduğu Türk ve İslam Dünyası Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği hayali için bu sitede bu dernek ismiyle sayfa açtı. Aynı yıl Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde master yapmaya hak kazandı ancak maddi imkansızlıklardan dolayı master yapamadı. Ardından değişik sitelerde hesaplar açtı ve hem sanat hem de araştırmaya dayalı paylaşımlar yapmaya devam etti. Botsvana Cumhuriyeti üniversitelerinden Gazipaşa Üniversitesi'nde alanında uzaktan öğretim yolu ile master, doktora yaptı. Yardımcı doçentlik, doçentlik ve profesörlük ünvanlarını kazandı. Ancak Gazipaşa Üniversitesi'nin denkliği ve kurumsal kişiliği Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK.) tarafından, resmi olarak kabul edilmediği için Gazipaşa Üniversitesi'nde kazandığı bu ünvanlarını kullanmamaktadır. En Başarılı ve İstikrarlı Devlet Siyasi Sistemi isimli videoları kendi adına profesör doktor ünvanı ile sosyal medya aracılığı ile yayınlanmıştır. İlgilendiği meslekler ve işler ile ilgili videoları ve diğer paylaşımları sosyal medyada ilgiyle takip edilmektedir. Halter dalında sporcu lisansı sahibidir. ( Gazipaşa Üniversitesi / BC. Gazipaşa Üniversitesi )

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu